Misyon bildirimi, bir kurum vizyonunun yazıya dökülmüş halidir. Liderin gözünden organizasyonun doğrultusu ve amacını ( herkesin görüp anlayacağı şekilde ) ortaya koyar. Pek çok kurumsal liderin çalışanları etme ve öncelikleri belirleme gayretlerinin can alıcı bir parçasıdır.
Misyon bildirimi, bir kurum vizyonunun yazıya dökülmüş halidir. Liderin gözünden organizasyonun doğrultusu ve amacını ( herkesin görüp anlayacağı şekilde ) ortaya koyar. Pek çok kurumsal liderin çalışanları etme ve öncelikleri belirleme gayretlerinin can alıcı bir parçasıdır.
Burada mesele bütün bunları, şirketle bir ilişkisi bulunan herkes için anımsanabilir kısa ve güçlü paragraflar halinde yazıya dökmektir. Bir misyon bildirimini aşağıdaki (anonim maalesef gerçek) örnekte olduğu gibi kimliksiz ve hayalci bulanık bir metne dönüştürmek aslında çok kolaydır: “X’in misyonu, toplam kalite hizmete sağlayarak, müşteri odaklı çalışanları teşvik ederek, genişleme, satın alma ve yeni teknolojilerle büyüme ile şirketin değerini maksimize etmektir.”Bu tür bir üslubun rakiplerinizin hayallerini ateşleyeceği açıktır.
Pek çok şirket misyon açıklamasını, şirketin gerçekte neyin peşinde olduğunu gösteren hızlı ve kolay bir kılavuz niteliğindeki akılda kalıcı bir sloganla destekler. Bunların en iyileri çeşitli düzeylerde olup pek çok harklı amaca hizmet edebilir- örneğin, Harley Davidson’ın “ önemli olan varılacak yer değil, yolculuk” ve IKEA’nın “ hizmet etmeyi amaçladığımız insanlara daha iyi bir günlük yaşam yaratmak.”
Misyon bildiriminden üç ana fayda beklenebilir:
· Bazı sınırlar tanımlayarak şirketlerin stratejileri üzerinde odaklanmalarını sağlarlar. Örneğin Federal Express, “ hızlı ve kesin zamanlı teslim gerektiren yüksek öncelikli ürünlerin ve dokümanların küresel hava-kara taşımasını tamamen güvenilir ve rekabet açısından daha üstün bir şekilde gerçekleştirerek finansal gelirlerini maksimize etmeye” kendini adamıştır. buradan, şirketin, yarı iletkenlerin veya petrol ürünlerinin toplu taşımasına girmeyeceği net bir şekilde anlaşılmaktadır.
· Bir organizasyonun performansının hangi boyutlarla ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini belirlerler. Bu alanda ( sürpriz olmayacak şekilde) en bilinen ölçü, kârdır. Örneğin Dupont, “ancak hissedarlarına uzun dönemde, iyi performans gösteren büyük sanayi şirketlerine göre daha iyi bir finansal getiri sağlamaları” halinde kendilerini başarılı addeceklerini açıklamıştır. Şirketler, çoğunlukla çalışanlara (“ saygılı davranacaklarını, ekip çalışmasını özendireceklerini, kişisel özgürlük ve gelişmelerini teşvik edeceklerini” – Dow Chemical) ya da müşterilerine yönelik tutumlarını(“sürekli olarak müşterilerinin artan beklentilerinin ötesine geçeceklerini”- Johnson Controls) açıklayarak, diğer paydaşlarına karşı sorumluluklarını da ortaya koyarlar.
· Bireysel etik davranış standartları getirirler. Örneğin, İngiltere’de Body Shop,” varlık nedenimiz” dediği etmenleri şöyle sıralıyor: “Çevrenin korunması, insan hakları ve bireysel özgürlükler ve kozmetik ve banyo ürünleri sektöründe hayvanların denek olarak kullanılmasına karşı tutkulu bir kampanya yürütmek.”
Bazı şirketlerin bildirgeleri, neredeyse misyonerce bir amaç içerir. Bunlar arasında en sıra dışı olanı İngiliz perakendeci Marks & Spencer’ınkidir:
Çalışan ve alt-orta gelir gruplarından insanlara, üst sınıf kalitesini, yine çalışan ve alt-orta gelir gruplarının satın alma gücünün pekâlâ yeteceği fiyatlarla sağlayarak, 19. Yüzyıl İngiltere sınıf yapısını çökertmek.
ABD’nin en beğenilen şirketinden Johnson & Johnson, kendilerinin J&J Credo ( Amentüsü – ç.n.) diye adlandırdığı şeyi yarattı. O zamanlar aslında hâlâ bir aile şirketi olan J&J’ de babasının yerine başkanlığa gelen Robert W. Johnson tarafından kaleme alınan J&J’nın Amentüsü’nde öncelikler şöyle sıralanıyordu: Başta ilk sorumluluk müşterilere karşıydı. J&J, ikinci olarak çalışanlara karşı sorumluydu, üçüncü olarak şirket yönetimine, dördüncü olarak topluma ve beşinci ve son olarak da hissedarlara karşı sorumluluk taşımaktaydı.
Steve Jobs’un 1980’de Apple için kaleme aldığı misyon bildirimi şöyleydi: “İnsanlığın ilerlemesi yolunda, insan zekâsı için araçlar imal ederek dünyaya bir katkı sağlamak.”
Misyon bildirgeleri, Başkan Kennedy’nin 1961’de NASA’nın Ay’a ayak basma misyonuyla ilgili açıklaması geniş bir popülerlik kazanmıştı: “Önümüzdeki on yıl sona ermeden önce, Ay’a insan ayağı basmasını sağlayıp, sonra da onu güvenli bir şekilde dünyaya geri getirme amacına ulaşmak.” Bu misyon tam zamanında Temmuz 1969’da yerine getirildi.